FSMVÜ tarafından düzenlenen “Yüzyıldönümünde Milli Mücadele” söyleşilerinin ikincisinde İstanbul Üniversitesi’nden Dr. Esra Özsüer “Mağlup Tarafın Gözünden Milli Mücadele” başlıklı sunumunu gerçekleştirdi. Toplantının açılış konuşmasında Doç. Dr. Mustafa Göleç, tarihin geçmişin seslerine kulak verme ameliyesi olduğunu ama geçmişin kulaklarımıza fısıldamadığını, kayıp sesleri arayıp bulmak, bunun için de arşivlere girmek gerektiğini söyledi. Bunlar çoğu zaman tanıdık sesler de olmadığından onlarla tanış olmanın, dillerine aşina olmanın icap ettiğini belirten Göleç, Dr. Esra Özsüer’in Yunan arşivlerine ve Yunanca kaynaklara dayanan çalışmalarının tarihyazımımızda önemli bir boşluğu dolduracağını ifade etti.
Konuşmasına “Megali İdea” kavramının modern Yunan ulusunun doğuşundaki rolüne değinerek başlayan Dr. Esra Özsüer, toprak genişlemesini hedefleyen bu fikrin yalnızca Venizelos'un değil Yunanistan'ın tüm siyasi partilerinin ve meclisinin gündeminde bir “düş” olduğunu ifade etti. “Kurtarılmayı bekleyen kardeşler ve kurtarılmayı bekleyen topraklar” hayaliyle Yunan siyasi elitinin Batılı güçlerin (İngiltere’nin) “junior partner”i rolünü benimsediğini söyleyen Özsüer, Birinci Dünya Savaşı yıllarında Venizeloscular ve Kralcılar arasındaki bölünmenin Yunanistan’ın “Küçük Asya Macerasını” derinden etkilediğini anlattı. Lloyd George ile Venizelos arasındaki üç dakikalık bir görüşmenin sonucu olan Yunanistan’ın İzmir’i işgali kararı bu bölünmeyi sonlandıramamış, Venizelos’un seçimleri kaybetmesi ve sürgün edilen Kral Konstantin’in yeniden tahta çıkması Yunan iç siyasetinde dengeleri değiştirmişti. Anadolu içlerine ilerleyen Yunan ordularının İnönü’de (Eskişehir) durdurulması, girilen çıkmaz yolun öncü bir işaretiydi.
Dr. Esra Özsüer Milli Mücadele konulu tarihyazımında ihmal edilen karşı tarafın psikolojisini ortaya koymak üzere Anadolu’yu işgal eden Yunan ordusundaki asker ve subayların mektupları, günlükleri ve Yunan ordu gazeteleri gibi birincil kaynaklar üzerinden Yunan kamuoyu ve ordu mensupları arasında yükselen ve zaman zaman çelişen duygular ve fikirleri izah etti. Tarihyazımımızın 9 Eylül 1922’deki nihai zafer sonrasında Yunanistan’da yaşanılanlara da pek ilgi göstermediğini söyleyen Özsüer’e göre 1922’de gerçekleşen askeri darbe ile Yunanistan yeni bir siyasi döneme girmişti. Önde gelen Yunan devlet adamları ve generallerin yargılanmaları ve vatana ihanet suçlaması ile idam edilmeleri bir bakıma bu “iyi düşünülmemiş askeri harekâtın” da mahkûm edilmesiydi. Yeni dönemde yükselen fikir “küçük ama saygın Yunanistan”dı. Ne var ki rejim ve hükümet değişiklikleri Yunan siyasetine bir süre daha istikrar getiremedi.