''Millî Mücadelenin Yerel Tarihleri Projesi Batı Anadolu’da Sempozyumu'' İzmir'de Gerçekleşti

TÜBA ve Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi’nin (FSMVÜ) “Millî Mücadelenin Yerel Tarihleri Projesi”nin “Milli Mücadele’de Batı Anadolu ve İzmir Sempozyumu” Ege Üniversitesi ev sahipliğinde gerçekleştirildi.

Proje, Türkiye’nin Millî Mücadele ile ilgili hafızasını, yedi bölge başlığında bu bölgelerdeki şehirlerden yola çıkarak yola çıkarak zenginleştirmeyi amaçlıyor. “Millî Mücadele’nin Yerel Tarihleri” projesi, Millî Mücadele tarihyazımının demokratik, katılımcı, çok sesli ve çok merkezli olarak yeniden ve yerelden yazılması ihtiyacıyla zamanı genişleterek, mekânı yayarak ve özneleri çoğaltarak bir paradigma değişiminin ilk adımlarını atmayı hedefliyor.

Bu kapsamda gerçekleştirilen proje sonucunda “Türkiye 1918-1923 / Millî Mücadele’nin Yerel Tarihleri” üstbaşlığı altında 7 bölgedeki Millî Mücadele yıllarının anlatıldığı, ülkenin Millî Mücadele tarihine katılımcı, kapsayıcı, yeni bir bakış getiren seri bir eser 2023 yılında yayımlanacak.

2021 yılında hayata geçirilen projede Gaziantep, İstanbul ve Çorum’da düzenlenen programların ardından “Milli Mücadele’de Batı Anadolu ve İzmir Sempozyumu” Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Prof. Dr. Nuri Bilgin Konferans Salonu’nda TÜBA Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker, Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak ve FSMVÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Fahameddin Başar’ın konuşmalarıyla başladı. Sempozyum programı İstanbul Üniversitesi’nden (İÜ) Prof. Dr. Cezmi Eraslan’ın “Hürriyet ve İstiklal Fikrinin Zaferi Olarak Milli Mücadele” başlıklı açılış konferansıyla devam etti.

"Bizlerin görevi gerçeklerin altını sürekli çizerek yeniden gündeme taşımak, gençlerle buluşturmak."
Millî Mücadelenin Yerel Tarihleri Projesi katkı sunan bilim insanlarına teşekkür eden Prof. Şeker, “Milli Mücadele Türkiye’de her bir evde karşılığı olan her bir yuvada şehit ve gazileriyle içimizi titreten ve gelecek kuşaklara bırakmamız için emanet edilmiş olan büyük bir kutsal mücadelenin, atalarımızın hikayesidir. Diliyoruz ki Allah bir kez daha o günleri yaşatmasın. Dünyada çevremizdeki ve uluslararası alandaki emperyalist emellerin çabaları bizleri bu konuda daha dikkatli olmaya sevk ediyor. Görüyoruz ki sosyal medya üzerinden yapılan dezenformasyonla pek çok kontrolsüz alan ortaya çıkıyor. Tüm bunlar karşısında bizlerin görevi gerçeklerin altını sürekli çizerek yeniden gündeme taşımak, gençlerle buluşturmak. Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde çok farklı bölgelerde yürütülen siyasi ve askeri ilişkiler sonrasında toplumun desteğini arkasına alarak verilen bu mücadelenin destansı öyküsünü unutturmamak gerekiyor. 1.5 yıldan bu yana çalıştığımız projemizle geçmişteki tarihi süreçlerde çok farklı bilgilerin arşivde kaldığını, gençlerin bu arşivlere ulaşma ve değerlendirmede yetersiz kaldığını biliyoruz. Yetkin akademisyenlerin katkısıyla Milli Mücadelenin karanlıkta kalmış olan yüzlerinin de ortaya çıkacağına inanıyorum. Çok değerli bilim insanlarımızın bu konuda şevkle aşkla, kutsal bir görev bilinciyle eserleri cumhuriyetimizin 100. yıl kutlamalarına yetiştirmek için çabaladıklarına ben bizzat şahidim. Akademik çalışmaların ortaya koyduğu zorluklar içerisinde özellikle yereldeki kayıtların güncellenmesi ve gelecek nesillere taşınması zorlu bir süreç. Bilim insanlarımız bu konuda çok yönlü çalışıyor; o dönemde Türkiye’de görev yapmış olan sefirlerin anılarına, askeri kayıtlara, postane idaresi ve nüfus kayıtlarına, yerel gazetelerin kayıtlarına ve benzeri birçok kaynağa başvurarak her ilin, her bölgenin tarihi detaylarına iniyorlar, bu anlamda 12 ciltlik eseri planlamış durumdalar. İnanıyoruz ki, tarihe sığmayan bu soylu mücadeleye destek vermiş olan hiç kimsenin aziz hatırasını incitmeden, saygın bir bilimsel çalışmaya imza atılacaktır.

“Bizler, vatanı ve milleti için gözlerini kırpmadan canlarını feda edebilecek cesarete sahip ataların torunlarıyız.”
Cumhuriyetin istiklal ve istikbali uğruna eşine rastlanmamış bir mücadeleye imza atan Türk milletinin, elde ettiği en önemli kazanımlardan biri olduğunu vurgulayarak sözlerine başlayan Rektör Budak şöyle devam etti: “Kurtuluş mücadelesinin ardından Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” ilkesiyle bizlere armağan ettiği Cumhuriyet, Türk milletinin ruhuna, karakterine uygun bir yönetim biçimdir, kuşkusuz. Bugün; tüm bireylerin eşitliğinden, hukukun üstünlüğünden söz edebiliyorsak ulus olarak kendi geleceğimizi kendimiz tayin edebiliyorsak vatanımızın her köşesinde hoşgörü ve barış iklimi mevcutsa tüm bunlar Cumhuriyet ve değerleri sayesindedir. Bizler, vatanı ve milleti için gözlerini kırpmadan canlarını feda edebilecek cesarete sahip ataların torunlarıyız. “Ya İstiklal, Ya Ölüm!” diyerek cepheye mermi taşıyan Kara Fatmaların, Nene Hatunların torunlarıyız. Bugün içinde bulunduğumuz güçlü Türkiye’nin konumunu, Milli Mücadele’ye ve Cumhuriyetimize hayat veren bu şanlı ruha borçluyuz. Bir kahramanlık destanı sonrasında inşa edilmiş Cumhuriyetimize ve kazanımlarımıza sahip çıkmak hepimizin asli görevidir. Ege Üniversitesi olarak bu noktada üzerimize düşen sorumluluğun bilinciyle hareket ediyor, Cumhuriyet’e bağlı, çalışan, üreten, düşünen, sorgulayan nesiller yetiştirmek için gece gündüz demeden var gücümüzle çalışıyoruz. Atalarımızın bizlere emanet ettiği Cumhuriyetin değerlerinin yaşatılması ve ülkemizin muasır medeniyetler seviyesine yükseltilmesi noktasında geleceğimizin mimarı gençlerimize sonsuz bir inançla güveniyorum.” dedi.

“Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün deyişiyle tarih yazanlar olarak tarih yapanlara sadık olmalıyız.”
Rektör Yardımcısı Prof. Başar ise “Her kuşakta Milli Mücadele’nin, bu büyük ve kurucu hadisenin yeniden ele alınması, yorumlanması, işlenmesi elzemdir. Her nesil Milli Mücadele’yi adeta yeniden kazanmalı ve kendine mal etmelidir. Bunu yaparken Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün deyişiyle tarih yazanlar olarak tarih yapanlara sadık olmalıyız. Bugüne kadar çeşitli şehirlerde yaptığımız toplantılarda her şehrin Milli Mücadele ile ilgili ilkleri, övünçleri olduğu anlaşıldı. Bütün o ilkleri ve övünçleri takdir etmekle birlikte, Milli Mücadele’nin Batı Anadolu’daki işgallerle bütün yurdu sardığını da hatırlatmak isterim. Milli Mücadele’nin askeri gayesi işgal güçlerini bu topraklardan atmak, siyasi gayesi Misak-ı Milli’yi gerçekleştirmekti. Bu açıdan İzmir’in 15 Mayıs 1919’da işgali ve 9 Eylül’de işgalden kurtuluşu Milli Mücadelenin önemli dönüm noktalarıdır. Bu şehirde böyle bir sempozyumun yapılması bizler için bir borcun ifasıdır.” dedi.

19 üniversiteden 31 bilim insanı Batı Anadolu’da yerel tarihi arıyor.
Başkanlığını Konya Necmettin Erbakan Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nuri Köstüklü’nün yaptığı “İzmir’in İşgali ve İşgalin Yayılması” başlıklı oturumda; Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Prof. Dr. Mustafa Turan “I. Dünya Harbi’nden Sonra İzmir’in Siyasi Geleceği ve Yunan İşgaline Tepkiler”, Ankara Üniversitesi’nden (AÜ) Prof. Dr. Mesut Çapa “İzmir Müdafaa-i Hukuk-ı Osmaniye Cemiyeti”, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi’nden Doç. Dr. Nasrullah Uzman “Milli Mücadele’ye Yerel Bakışlar: Kütahya Örneği” ve Manisa Celal Bayar Üniversitesi’nden Doç. Dr. Nejdet Bilgi “Bir Tarihlendirme Sorunu Olarak Manisa’nın İşgal Tarihi”ni, Gazi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Nejla Günay “9. Tümenin İzini Sürerken: Batı Cephesinde Maraş Tümeni” anlattı.

“İşgal Günlerinde Batı Anadolu Şehirleri” konulu ikinci oturumu ise Karadeniz Teknik Üniversitesi’nden (KTÜ) Prof. Dr. Hikmet Öksüz yönetti. Uşak Üniversitesi’nden Prof. Dr. Sadiye Tutsak “İstiklal Mücadelesinde Uşak’ta Halkın Yaşadıkları”, Ege Üniversitesi’nden Prof. Dr. Mevlüt Çelebi “İtalyanların Muğla’yı Tahliye Tarihi Meselesi”, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Prof. Dr. Mesut Erşan “Eskişehir’de Millî Mücadele” ve Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’nden Prof. Dr. Bayram Akça ise “Milli Mücadele Dönemi Batı Cephesi’nde Kazanılan Zaferlerin Muğla’daki Yansımaları” hakkında konuştu.

Üçüncü oturumun başkanlığını Trakya Üniversitesi’nden Doç. Dr. Nurten Çetin yürüttü. Konya Necmettin Erbakan Üniversitesi’nden Prof. Dr. Nuri Köstüklü “Milli Mücadele Tarihi Araştırmalarında Henüz Yeterince Bilinmeyen Çok Önemli Bir Kaynak: Ahz-ı asker Kalem Riyasetleri Gelen ve Giden Evrak Defterleri”, Dicle Üniversitesi’nden Doç. Dr. Oktay Bozan “Nureddin Paşa’nın İzmir Müftüsü Rahmetullah Efendi’ye Yazdığı Mektubun Milli Mücadele Açısından Önemi”, Dokuz Eylül Üniversitesi’nden (DEÜ) Prof. Dr. Kemal Arı “9 Eylül 1922 Günü İzmir’e İlk Giren Süvari Komutanı Yüzbaşı Şerafettin’e Ait Bir Belge ve İzmir’in Kurtuluşu” ve İÜ’den Doç. Dr. Esra Özsüer ise “Küçük Asya Bozgununda Yunan Komünist Partisinin (KKE) Rolü ve İşgal Karşıtı Tutumu” başlıkları altında sunum yaptı.

Programın ikinci günü dördüncü oturumu FSMVÜ’nden Doç. Dr. Mustafa Göleç yönetti. Marmara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Süleyman Beyoğlu “Kuva-i Milliye Lideri Demirci Mehmet Efe’nin Faaliyetleri”, Ege Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hasan Mert “Büyük Taarruzun İzmirli Şehidi Yıldırım Kemal”, Aydın Adnan Menderes Üniversitesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Günver Güneş “Milli Mücadele Dönemi İzmir’inde Spor Kulüpleri ve Sporcular”ı anlattı.

İÜ’den Prof. Dr. Cezmi Eraslan tarafından yönetilen beşinci oturumda; Sakarya Üniversitesi’nden Doç. Dr. İsmail Ediz “Büyük Taarruz Savaş Kararı”, Ege Üniversitesi’nden Doç. Dr. Nuri Karakaş “Yenilgiden Ders Çıkarmak: Nablus Muharebesi ile Büyük Taarruzun Saldırı Planı Açısından Mukayesesi” ve Milli Savunma Üniversitesi’nden Prof. Dr. Bünyamin Kocaoğlu “Yunan İşgalinden Kurtarılan Batı Anadolu’da TBMM Hükümeti Yardımları ve Batı Anadolu’nun Yeniden İnşası Meselesi” hakkında konuştu.

Sempozyumun son oturumun moderatörlüğünü ise Ege Üniversitesi’nden Prof. Dr. Mevlüt Çelebi yaptı. Oturumda; FSMVÜ’den Prof. Dr. Zekeriya Kurşun “İzmir’in Kurtuluşunun Arap Alemine Yansımaları: Mısır Örneği”, İÜ’den Prof. Dr. Abdurrahman Bozkurt “Batı Anadolu’da Yunan İşgallerine Son Verilmesi ve Çanakkale Olayı (Krizi)” ve Ege Üniversitesi’nden Doç. Dr. Cihan Özgün ile Doktorant İbrahim Hamaloğlu “İngiliz Basınında İzmir’in Kurtuluşu ve İlk Tepkiler” sunumunu yaptı. Oturumun ardından değerlendirme toplantısı gerçekleştirildi. Program, 30 Ekim günü düzenlenecek sosyal programla sona erdi.

 

Tam Program