Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi tarafından, Tarih ve Görsellik Konuşmaları serisinin altıncısı gerçekleştirildi. Dr. Mehmet Erken’in moderatörlüğündeki, Kadir Has Üniversitesi, Mimarlık bölümü doktor üyesi Gürbey Hiz'in "Servet-i Fünun ve Görsel Modernite Deneyimi" başlıklı konuşması, 29 Mart 2023 tarihinde Üsküdar Valide Atik Kampüsünde yüz yüze ve eş zamanlı olarak online da yayınlandı.
Konuşma moderatör Dr. Erken’in, Dr. Hiz’in akademik geçmişi ve çalışmalarından bahsetmesiyle başlamış olup, giriş konuşmasında Osmanlı modernleşmesi için önemli isimlerden olan Ahmet İhsan Tokgöz’e dikkat Erken, konuşmanın başlığı ve kapsamını da anlatarak sözü Dr. Gürbey Hiz’e bıraktı.
Dr. Hiz konuşmasına, mimarlık alanında yürüttüğü çalışmalarda ilerlerken onu bugünkü çalıştığı alana getiren Serveti Fünun imaj kültüründen ve Osmanlıda yaşanmakta olan, modernite hareketleriyle birlikte toplumun dış dünyayla karşılaşma sürecini ele alarak başladı.
Eğer Moderniteye, yeni evler veya yeni yemeklerle olan karşılaşma deniyorsa Serveti Fünun’da bu çokça görülmektedir.
Serveti Fünun denildiğinde Tevfik Fikret ve edebiyat gibi konular geliyor akla ama bakıldığında dolu dolu kentle ilgili konularında tartışıldığı bir hayat var diyen Dr. Hiz, gündelik hayat üzerine geliştirilen birtakım imajlar ve fotoğraflar var diyerek devam etti. Bir mimar olarak mekânı anlatmaya ve temsil etmeye çalıştığım için bu dünyanın da çok çeşitli temsil biçimlerine girildiğini gördüm.
Bir mekânı yazıyla olduğu kadar görselle de anlatmaya ve tartışmaya çalışan bir dergidir.
Karşılaştığı çeşitli imaj türlerinden bahseden Gürbey, birikmiş bir sürü konu olduğunu söyleyerek bu konuların bazen kendi basımları bazen yabancı kaynaklardan alındığını söyleyerek, dergiyi bir çeşit kolaj dünyası olarak tasvir ettiğini söyledi. Özellikle 1890’lardaki çeşitliliği Paris’te yürütülen bir metro inşaatından bir Osmanlı okuyucunun haberinin olduğunu söyleyerek örneklendirdi. Bütün bu bilgilerle Osmanlı topraklarından, geri kalan 19. yüzyıl dünyasının nasıl görüldüğünü anlamaya başladığını belirtti.
Bu resimli dergi dediğimiz olgunun 1830’larda başlayan bir geleneği vardır diyen Hiz, İngiltere, Norveç, Amerika ve Avrupa’nın birçok yerinde bulunmakta olduğuna dikkat çekerek Serveti Fünun’da bu kültürün bir parçası olarak devamıdır dedi.
Görsellikle kurulan modernite deneyimi.
Konuşmasıyla eş zamanlı yürüttüğü sunumunda derginin resimlerine ek dönem içinde çıkan başka dergilere de değinen Dr. Hiz, dönemle olan ilişkilerinin tahlilini yaptı. Hiz’in dergilerden topladığı resimlerin içerikleri ve barındıkları anlamların açıklanmasıyla devam eden konuşma bunun okuyucuyu o günkü deneyime çağıran, imgesel bir mekandır dedi.
Toplumsal bir mekân nasıl üretilir?
Fabrika, ev veya sokak-meydan gibi kelimeler söylendiğinde aklınıza gelen anlamları düşünün diyen Hiz, bir bulvar, meydan ya da park sadece planlarla sistematik bir şekilde şekillenmiş inşatlar değil, aynı zamanda yazılı anlatı ile de biçimlenir diyerek bunun toplumsal açıdan birinin başlayıp diğerinin bitmesiyle gelişen bir sıralama değildir dedi. Konuşmasına örnek olarak Galata Kulesi hakkında filimde var, planları ve mimari kesitleri var ve çevresinde balıkçıları var diyerek toplumsal mekânın sadece inşaatla üretilmeyen yapısının Serveti Fünun’da da görüldüğünü ve derginin bu toplumsal mekânı kendi içinde ürettiğini söyledi.
Anlatılar ve resimlerle, okunabilen ve deneyimlenebilen mekanlar ortaya çıkmaya başlıyor.
Dr. Hiz hazırladığı haritalandırmasıyla Serveti Fünun’un ilk yayımlanmaya başladığı dönemden resimli resimsiz dönemlerine değindi. Hiz, 1880’den sonra resimli dergi yayıncılığı, Serveti Fünun, Malumat ve Maarif gibi dergilerle yaygınlaşmaya başlandığına değinerek Meşrutiyetten sonra daha da arttığını ve açılan dergiler sonradan kapansa da artık bu nispeten kolay bir şeye dönüşmüştü dedi. Bu noktada Serveti Fünun’dan öncesinde yayınlanmış birkaç resimli derginin daha önce de değindiği gibi yabancı mecraların resimlerini ve anlatılarını dergide tekrardan basımının yapılmasıyla aktarıldığını söyleyen Hiz, karşılaştırmalı resim ve imaj incelemesiyle konuyu ele aldı. Tekrardan Serveti Fünun’un zaman çizelgesine dönen Dr. Gürbey Hiz, 1891’den 1944’e kadar uzanan bu yayının sık görülmeyen bir istikrarı olmasından dolayı çok önemlidir diyerek 1893’te Chicago da başarılı bir basımı olmasından dolayı ödül kazandığına değindi. Konuşmasına derginin, değişen Osmanlı siyaset gündemine göre geçirdiği üslup ve isim dönemlerini ele alarak devam etti. Bu noktada Ahmet İhsan’a değinerek Matbuat Hatırlarım adlı otobiyografisini okuyuculara önerdi.
Konuşmaya mekân anlatımlarında kritik bulduğu bir konu olan, her sayıda farklı zaman ve mekân anlatısının biriktirilmesi üzerinden devam etti. Buradan kendi kuramsallaştırılmasını çıkardığını söyleyen Hiz; “Bu dergi mekânı üç noktada kurmakta, biri tahayyül ettirmesi, biri inşa ettirmesi ve biri de deneyimlettiriyor olması.” Hepsi bir sarmaldır diyerek üç maddesini açıklayarak Serveti Fünun’un ilk bin sayısı üzerine yaptığı çalışmasının adım adım yürüttüğü aşamalarını paylaştı.
Devamında dergiyi nasıl okuduğuna dair on beş madde hazırlamış olan Hiz, çıkarımlarını belirlediği görseller üzerinden anlattı. İlk maddesi balon olup, en eski anlatılardan ve Jules Vern’den Osmanlı Taksim Meydanın da uçurulan balonlara kadar getiriyor. Bir diğeri büyük şehirdir, burada ana konu büyük şehir nasıl kurulur ve şehre kırsaldan yapılan göçler olarak alan Hiz, bu anlatılardan Deniz banyosu konusuna geçerek döneminden çok da beklenilmeyen bir konudur dedi. Bir diğer odak noktası fabrikalar, köprüler ve evlerle birlikte bunların mühendislik, mimarlık ve teknolojik yanı oldu. Boş zaman üzerine bir konu olarak değerlendirdiği panayır, karnavallar ve tiyatrolar yani sahne gösterilerinden bahsederek, Ahmet İhsan’ın bu konuya olan merakına değinerek, Ahmet İhsan’ın ilk sinema gösterisinde bulunduğuna dikkat çekti. Kahvelerden, sergilerden, sokak anlatılarından, demir yollarından, tarlalar ve kırsal alanlardan, toplu taşımadan ve yer altından yani enerji kaynakları ve metrolardan bahsederken gündelik hayatta yaşananların farkına varmak ve yeniliğe dair olan ilgi olarak tasvir ediyor dönemi.
Bu anlatılar bir çeşit tarih yazımı olabilir mi?
Bu üstteki imaj 1891’den 1910’a kadar incelenmiş olan Serveti Fünun sayılarını, döneminde okuyan bir okuyucu için sergi imajı böyle bir şey miydi diyerek sorusunu genişleten Hiz, Arkitekt dergisinde de buna benzer bir şekilde sergi imajı toplayarak aradan geçen elli yılın görüldüğünü söyleyerek, görsellik üzerinden tarih olur mu olmaz mı sorusunun buradan çıktığını söyleyerek sözlerini bitirdi.
Konuşma sonunda katılımcılar, Gürbey Hiz'e bir dizi soru sorma fırsatı buldular ve bu soruların cevaplandırılmasıyla konuşma sona erdi.
Haber: Zehra Dilan Demirhan, Tarih Bölümü 4. Sınıf Öğrencisi